1993 yılında Mehmedali Barış Beşli'nin Lazca sözlü ve politik içerikli müzik yapma fikri üzerine M. B. Beşli, Kazım Koyuncu tarafından "ŞK'U" (biz) adıyla kuruldu, daha sonra Zuğaşi Berepe adını aldı. İlk albümleri "Va Mişk'unan" (Bilmiyoruz) 1995 yılında Anadolu Müzik etiketiyle yayınlandı. Albümde sert rock tınılarına, bir Karadeniz müzik enstrümanı olan tulum da eşlik eder. Albümde sol politik mesajlar da gözardı edilmemiş, "Ernesto", "Oxoşk'va do Oropa Şeni" (Özgürlük ve Aşk İçin) adlı Lazca şarkıların yanı sıra "Ben" adlı Türkçe parçada anarşizan sözler kullanılmaktadır. Aynı albümde "Avlask'ani Cuneli' (Avlun Güneşlidir), "Golas Empula Yulun" (Yaylada Bulut Geziyor) gibi otantik Laz şarkıları da seslendirilmiştir. 1998 yılına gelindiğinde sınırlı sayıda basılan ve konser kayıtlarından oluşan "Bruxel-Live" CD'sinden sonra "İgzas" (Yürüyor) adlı albümü çıkaran grubun, eleman sayısının arttığı gözlenir. Bu süreçte gruba, Cafer İşleyen (bas gitar, perküsyon ve flüt), Gürsoy Tanç (elektronik gitar), Zülkifil Murat Dilek (davul), Uğurcan Sezen (keyboard) katılmıştır. Tulumda ise ilk albümde olduğu gibi bu enstrümanın sayılı ustalarından Mahmut Turan vardır. Bu albümde sert rock müzik yerine, daha yumuşak ve teknik altyapılı bir müziği tercih eden grup, "Ka Tun Mita Xendasoç" (Dilerim Kız Sen Yaşamayasın) adlı Hemşince bir şarkıya da yer vermiştir. Zuğaşi Berepe bu albümden sonra dağılmıştır. Not: Kazım Koyuncu diskografisiyle bağlantılıdır.
...hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, arasıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlara, Ateş hırsızlarına, Ernesto 'Çe' Guevara'ya, yollara, yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiklerimiz, olamadıklarımıza, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük, savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi kültürünü, kendi dilini, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya.
1. Avlaskani Cuneli 6'05 2. Golas Empula Yulun Yeşili Kamiyoni 5'15 3. Bozo 5'53 4. Bererttaşa 5'10 5. Va Mişkunan 6'40 6. Ernesto 3'52 7. Ben 4'20 8. Oxoşkva Do Oropa Şeni 6'05
Fırtına'da santral istemiyoruz! Dünya, her yandan insanların verdiği zararlarla bir tükenişin içinde. İnsanın doğaya karşı doğa dışı müdahaleleri sonumuzu hazırlıyor. Bu bağlamda Türkiye de anti-ekolojist politikalar izlemekten geri durmuyor. Bergama ve Artvin'de siyanür zehiriyle altın aranması, Akkuyu'da nükleer santral, yargı kararlarını hiçe sayarak Gökova'da termik santral yapılmaya çalışılması, diğer birçok evrensel yanlışın önünde duruyor. Şimdi de dünyanın sayılı doğal alanlarından biri olan Fırtına Vadisi'nde hhidrolik santral kurulmaya çalışılıyor. Bu santralın coğurafyamıza kurulmasının sonucu vadide yaşayan hayvan türlerinin yok olması, terihî evlerin yıkılması, binlerce ağacın kesilmeis, iklimsel değişiklik, velhasılı kelam, kültürel ve doğal mirasımızın yok olması olacak. Çocukken yakaladığımızda olağanüstü güzelliğiyle büyülendiğimiz inexi (denizalası) artık ancak hafızalarımızda yaşatacağımız bir eski zaman balığı haline gelecek. Fırtına Vadisi ile birlikte çocukluğumuz da yok olacak. Çay endüstrisiyle başlayan iklimsel değişiklik santralle birlikte çığırından çıkacak! Evet ya santral ve felaket ya da "çocuklarımızdan ödünç aldığımız" bu dünyanın cenneti. Hayır, Fırtına'da santral istemiyoruz!
1 - Ma a Koçi Vore 2 - Enel Hak 3 - K3aperi Oropa 4 - Ar Tilifoni 5 - Ka Tun Mita Xendasoç 6 - Anlat Bana 7 - Dadişkimi 8 - Sopez Gulur 9 – İgzas